Açık Kaynağın Tarihçesi
Açık kaynak başlangıcını 1950’lerin akademik dünyadasından, 1960’ların ve 1970’lerin üniversite laboratuvarlarına ve 1980’lerin özgür yazılım hareketine kadar takip edebiliriz. Açık kaynak, 1990’ların başında internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hızla büyüdü ve gelişti. Bu dönemde, birçok açık kaynak projesi oluşturuldu ve geliştirildi. Açık kaynak hareketi, 2000’lerde ve 2010’larda da büyümeye devam etti ve günümüzde hala büyük bir dinamizme sahiptir.
Açık kaynağın ortaya çıkışı
Bilgisayar yazılımının tarihinde açık kaynağın kökenleri, 1950’lerdeki akademik dünyanın paylaşıma açık yazılım uygulamalarına kadar dayanmaktadır. O dönemde, yazılım genellikle üniversitelerin ve araştırma kurumlarının bilgisayar laboratuvarlarında geliştirilmekteydi. Bu yazılımlar genellikle kamuya açık ve ücretsiz olarak dağıtılırdı, zira o zamanlarda yazılımlar genellikle donanım satışlarını desteklemek amacıyla kullanılıyordu.
Ancak, açık kaynağın modern anlamdaki temelleri, 1970’lerdeki kaynak kodu verilmeden dağıtılan programların çoğalmasına tepki olarak atıldı. Bu yıllarda, yazılım genellikle kapalı kaynak olarak da adlandırılan, kaynak kodlarının kamuya kapalı ve sadece yazılımın derlenmiş halinin dağıtıldığı bir modele tabi idi. Akademik dünyada ise, 1970’lerin ortalarında, Bell Labs‘da geliştirilen Unix işletim sistemi, kaynak kodunun üniversitelere lisanslama uygulamasına dayanıyordu. Bu, üniversitelerin Unix’in kaynak kodunu alabilmesi ve üzerinde değişiklik yapabilmesi anlamına geliyordu. Bu durum, yazılım geliştirme topluluklarının birbirleriyle etkileşimini artırdı ve yazılımın gelişim süreçlerini daha şeffaf hale getirdi.
Açık kaynağın ortaya çıkışındaki en önemli faktörlerden biri, yazılım geliştiricilerinin bir araya gelerek birbirlerinin çalışmalarına katkıda bulunma isteğiydi. Bu, yazılımın daha hızlı ve etkili bir şekilde geliştirilebileceği, hataların daha çabuk düzeltilebileceği ve kullanıcıların daha fazla kontrol sahibi olabileceği bir modelin oluşturulması anlamına geliyordu. Bu dönemde, bilgisayar bilimcisi ve özgür yazılım savunucusu Richard Stallman, yazılımın kullanıcıların özgürlüğünü koruması gerektiğini vurgulayan GNU Manifestosu’nu yayınladı. Stallman’ın bu prensipleri, açık kaynak hareketinin temellerini oluşturdu ve yazılımın özgürleştirilmesi için önemli bir itici güç haline geldi. Bu dönemde başlayan açık kaynak hareketi, yazılım dünyasında köklü bir değişim başlattı.
İlk açık kaynak projeler ve geliştiricileri
Açık kaynağın tarihinde, ilk açık kaynak projeleri ve geliştiriciler, yazılımın özgürce paylaşılması ve geliştirilmesi konseptini benimseyen öncülerden oluşmaktadır. Özellikle 1970’lerin sonları ve 1980’lerin başları, açık kaynağın gelişiminde kritik bir döneme işaret eder. Bu dönemde, birçok üniversite ve araştırma kurumu, kendi iç projelerini ve geliştirdikleri yazılımları özgürce paylaşma eğilimindeydi.
İlk açık kaynak projelerinden biri olarak kabul edilen BSD (Berkeley Software Distribution) işletim sistemi, Berkeley’deki California Üniversitesi’nde geliştirildi. BSD, özgürce kullanılabilen ve dağıtılabilen bir Unix türevidir. Bu proje, akademik dünyada başlayan özgür yazılım hareketinin bir parçası olarak, yazılımın kamuya açık ve serbestçe paylaşılmasının önemini vurguladı. Benzer bir yaklaşım, GNU projesi ile de görüldü. Richard Stallman liderliğindeki GNU projesi, özgür yazılım prensiplerini benimseyerek, bilgisayar kullanıcılarının özgürlüğünü korumayı amaçladı.
GNU projesi
Açık kaynağın evrimindeki önemli kilometre taşlarından biri, bilgisayar bilimcisi Richard Stallman’ın liderliğindeki GNU (GNU’s Not Unix) projesidir. Stallman, 1983 yılında GNU projesini başlatarak, özgür yazılım prensiplerini benimsemeye ve bir özgür işletim sistemi geliştirmeye karar verdi. Stallman’ın amacı, kullanıcılara yazılımın kontrolünü geri vermek ve özgürce paylaşılan bir işletim sistemi yaratmaktı. GNU projesi, özgür yazılımın gelişimi için önemli bir katalizör haline geldi ve bu süreçte birçok temel bileşeni, aracı ve kütüphaneyi içeren bir yazılım koleksiyonu oluşturuldu.
Richard Stallman
27 Eylül 1983, 21:35:59
Özgür Unix! Bu Şükran Günü’nden itibaren tamamen Unix uyumlu bir yazılım sistemini yazmaya karar verdim ve ona GNU (Gnu’s Not Unix) adını verecek ve kullanabilen herkese ücretsiz olarak dağıtacağım. Zaman, para, program ve ekipman bağışları büyük ölçüde ihtiyaç duyulan şeylerdir.
İlk olarak, GNU, C programları yazmak ve çalıştırmak için gereken çekirdek ve tüm yardımcı programları içerecek: düzenleyici, kabuk, C derleyicisi, bağlayıcı, montajcı ve birkaç başka şey. Bundan sonra bir metin biçimleyici, bir YACC, bir Empire oyunu, bir elektronik tablo ve yüzlerce başka şey ekleyeceğiz. Umarım sonunda bir Unix sistemiyle normalde gelen her şeyi ve ayrıca çevrimiçi ve basılı belgeler de dahil olmak üzere her şeyi sağlarız.
GNU, Unix programlarını çalıştırabilecek, ancak Unix ile tamamen aynı olmayacak. Diğer işletim sistemleriyle olan deneyimimize dayanarak uygun olan tüm iyileştirmeleri yapacağız. Özellikle daha uzun dosya adları, dosya sürüm numaraları, çökme dayanıklı bir dosya sistemi, belki dosya adı tamamlama, terminal bağımsız görüntü desteği ve sonunda birkaç Lisp programının ve normal Unix programlarının bir ekranı paylaşabileceği bir Lisp tabanlı pencere sistemi içereceğiz. C ve Lisp, sistem programlama dilleri olarak kullanılabilir olacak. MIT’nin chaosnet protokolüne dayanan ağ yazılımımız olacak, UUCP’den çok daha üstün. Ayrıca, UUCP ile uyumlu bir şey de olabilir.
GNU projesinin en dikkat çekici katkılarından biri, özgür yazılım için bir lisans olan GPL’in (Genel Kamu Lisansı) oluşturulmasıdır.
GPL (Genel Kamu Lisansı) ve özgür yazılım prensipleri
Açık kaynak hareketinin temel taşlarından biri olan Genel Kamu Lisansı (GPL), özgür yazılım prensiplerini koruma ve yaygınlaştırma amacı taşıyan önemli bir hukuki araçtır. Richard Stallman tarafından GNU projesi kapsamında geliştirilen GPL, yazılımın kullanımını düzenleyen bir lisans türüdür. GPL, yazılımın özgürce kullanılmasını, paylaşılmasını, değiştirilmesini ve türev işlerin oluşturulmasını savunur. Bu lisans modeli altında yayınlanan bir yazılım, kullanıcılarına kaynak koduna erişim ve özgürce değiştirme hakkı tanır.
GPL’in dayandığı özgür yazılım prensipleri, kullanıcıların yazılımın iç çalışma mekanizmalarını anlamalarına, geliştirmelerine ve bu geliştirmeleri toplulukla paylaşmalarına olanak tanır. Bu, yazılımın evrimini hızlandırarak inovasyonu teşvik eder. GPL ayrıca, bir yazılımın GPL ile lisanslanan bir kısmının birleştirildiği bir iş veya ürünün de GPL altında lisanslanmasını gerektirir, bu da özgür yazılım prensiplerinin zincirleme bir şekilde devam etmesini sağlar. GPL, özgür yazılım dünyasında standart bir lisans modeli haline gelmiş ve birçok açık kaynak projenin tercih ettiği bir lisans seçeneği olmuştur.
Diğer lisansların çıkışı
GPL, özgür yazılım prensiplerini koruma amacına sahip olan etkili bir lisans olmasına rağmen, beraberinde bazı dezavantajları da getirmiştir. GPL’in en belirgin dezavantajlarından biri, GPL lisanslı bir yazılımın diğer yazılımlarla entegre edilmesi durumunda, tüm yazılımın GPL altında lisanslanmasını zorunlu kılmasıdır. Bu durum, ticari yazılım geliştiricileri ve bazı şirketleri çekincelere sürükledi, çünkü kendi yazılımlarını açık kaynak yapma zorunluluğu, gizlilik ve mülkiyet endişelerine neden oldu.
GPL’in bu sıkı koşulları, diğer lisans modellerinin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu lisanslar arasında LGPL (Lesser General Public License) ve Apache License gibi daha esnek lisanslar bulunmaktadır. LGPL, GPL’in daha esnek bir versiyonudur ve genellikle kütüphaneler ve araçlar için tercih edilir. Apache License ise ticari ve açık kaynak projeleri arasında köprü kurma amacı güder ve GPL’in katı kısıtlamalarına maruz kalmadan farklı lisans modelleri arasında uyum sağlar. Bu alternatif lisanslar, yazılım geliştiricilerine daha fazla özgürlük ve esneklik sunarak, farklı açık kaynak projeleri arasında daha geniş bir işbirliği ve entegrasyon ortamı oluşturmuştur.
Açık kaynağın evrimi ve büyümesine internetin katkısı
Açık kaynak yazılımın evrimi, internetin yaygınlaşması ve gelişmesiyle doğrudan ilişkilidir. 1990’lı yıllarda, internetin popülerleşmesiyle birlikte, açık kaynak projelerin oluşturulması ve geliştirilmesi için daha geniş bir platform ortaya çıktı. İnternet, geliştiricilerin dünya genelinde kolayca iletişim kurmasını ve projeleri paylaşmasını sağlayarak, açık kaynak topluluklarının daha hızlı büyümesine ve çeşitlenmesine olanak tanıdı. Proje katılımcıları arasındaki işbirliği, çeşitli yazılım geliştirme projelerinin başarılı bir şekilde ilerlemesine ve kullanıcılar için daha güçlü ve işlevsel yazılımların ortaya çıkmasına olanak tanıdı.
Bu dönemde, Linux’un büyümesi ve topluluk katkıları da dikkat çekiciydi. Linus Torvalds’ın önderliğinde gelişen Linux işletim sistemi, internet sayesinde birçok geliştirici tarafından desteklenmeye başlandı. Topluluk katkıları, Linux’un hızla büyüyüp evrilebilmesine ve günümüzde geniş bir yelpazede kullanım alanına sahip bir işletim sistemi haline gelmesine katkı sağladı.
Linus Benedict Torvalds
25 Ağustos 1991, 23:57:08
Merhaba minix’i kullanan herkes -
386(486) AT klonları için (sadece bir hobi, gnu gibi büyük ve profesyonel olmayacak olan) bir işletim sistemi yapıyorum. Bu nisan ayından beri gelişiyor ve hazır olmaya başlıyor. Minix’te beğendiğiniz/beğenmediğiniz şeyler hakkında geri bildirim almak isterim, çünkü kendi işletim sistemim biraz ona benziyor (pratik nedenlerden dolayı dosya sisteminin aynı fiziksel düzenini içeriyor, diğer birçok şey gibi).
Şu anda bash(1.08) ve gcc(1.40) uygulamalarını taşıdım ve işler gibi görünüyor. Bu, birkaç ay içinde pratik bir şey elde edeceğim anlamına geliyor ve çoğu insanın hangi özellikleri isteyeceğini bilmek isterim. Her türlü öneriye açığım, ancak onları uygulayacağımı söylemeyi garanti etmiyorum :-)
Aynı dönemde, Apache HTTP Server gibi açık kaynak web sunucularının popülerliği de arttı. Apache’in esnek ve güvenilir yapısı, birçok web sitesinin altyapısını oluşturarak açık kaynağın web teknolojilerindeki etkisini pekiştirdi. Benzer şekilde, BSD işletim sistemleri de internetin gelişimiyle birlikte yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Bu işletim sistemleri, güvenilirlikleri ve performanslarıyla internet sunucularının tercih edilen platformları arasında yer aldı.
Açık kaynak standartlar
Açık kaynak yazılım hareketi, sadece yazılım geliştirme süreçlerini değil, aynı zamanda endüstri standartlarının oluşturulmasında da etkili oldu. Açık kaynak projeler, belirli bir endüstride kabul gören ve genellikle sektörde bir standart haline gelen yazılım uygulamalarını oluşturarak, daha geniş bir uyum ve işbirliği ortamı sağladı. Özellikle, internet ve bilgi teknolojileri alanında, açık kaynak standartların oluşturulması ve benimsenmesi, sektörde inovasyonu ve gelişmeyi hızlandırdı.
Açık kaynak standartların tarihi, internet protokollerinden, veri formatlarına, güvenlik standartlarından, uygulama programlama arayüzlerine kadar geniş bir yelpazede yer almaktadır. Örneğin, 1990’larda başlatılan HTTP ve HTML gibi internet protokollerinin açık kaynak standartları, web üzerindeki içerik iletimini ve paylaşımını standartlaştırdı. Açık kaynak standartlarının benimsenmesi, farklı yazılım sistemleri arasında entegrasyonu kolaylaştırarak, kullanıcı deneyimini iyileştirdi ve endüstri genelinde birlikte çalışabilirliği artırdı. Bu şekilde, açık kaynak standartlar, bir sektörde birleşik bir dil oluşturarak, yazılım geliştirme süreçlerini daha şeffaf ve etkili hale getirdi. Açık kaynak standartlarının bu şekilde evrimi, günümüzde birçok teknoloji ve internet tabanlı hizmetin sorunsuz bir şekilde birbirine entegre olmasına olanak tanıyan bir temel oluşturdu.
Tren kaçtı mı?
Açık kaynak hareketi, günümüzde hala büyük bir dinamizme ve etkileşime sahiptir. Küresel çapta faaliyet gösteren birçok açık kaynak projesi, geliştiricilerin, tasarımcıların ve yazılım endüstrisinin geniş bir yelpazesini kapsıyor. GitHub ve GitLab gibi platformlar, açık kaynak projelerin kolayca paylaşılmasını ve işbirliği yapılmasını sağlamakta, bu da topluluğun hızlı bir şekilde büyümesine ve gelişmesine olanak tanımaktadır.
Açık kaynak, sadece yazılım geliştirme değil, aynı zamanda veri bilimi, yapay zeka, bulut bilişim, güvenlik ve diğer birçok alanda da hala büyük bir etkiye sahiptir. Yeni nesil teknolojilerin gelişimi, açık kaynak projelerin öncülüğünde gerçekleşmektedir. Ayrıca, açık kaynak toplulukları, çeşitlilik ve katılımı teşvik etmek amacıyla çeşitli eğitim programları ve etkinlikler düzenlemektedirler. Bu, daha fazla kişinin açık kaynak projelerine katılmasını sağlamakta ve farklı bakış açılarından gelen katılımcıların yazılım geliştirmeye etkileşimli bir şekilde katkıda bulunmalarına olanak tanımaktadır. Global açık kaynak hareketi, bilgi ve inovasyonun özgürce paylaşıldığı bir ekosistem olarak, teknolojinin evrimine öncülük etmeye devam etmektedir.